Herkese merhaba arkadaslar 1haftadır yoktum ortalarda.. Size daha önce bahsettiğim üzere Türkiye'ye Ankara'ya ailemin Berkant kuzenimin instagram paylaşımı.. Rahatsızlanmadan önceki düğünde fotoğraf çekerken kuzenime el sallarken.. yanına gittim. Aslında bu "tatili" planlarken İstanbul'a, abimlerin yanına gitmek vardı aklımda ama hayat planlarla yürümüyor.. 1ay önce anneannem çok hastalandı_aniden. Barsak düğümlenmesi olmuş, apar-topar ameliyata alındı. Ameliyat sonrası Yoğun Bakım Ünitesi'nden, makinaya bağlı kaldı.. Gerçekten bebekler gibi bakıldı_abimin arkadaşları sağolsunlar GATA'da çok ilgilendiler. Dayım hep yanında kaldı. Annem ve teyzemler günlük gidip-geldiler hastaneye. Yani bende "tatil" olayını iptal edip anneannemi görmeye, anneme destek olmaya rotamı Ankara'ya çevirdim. Perşembe sabah uçağım vardı. Ben daha Ercan'dayken haber geldi babamdan: Anneannemi kaybettik.. Hastalanmadan önce görüntülü konusup, dolaylı yol
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
Şahane Misafir
Bağlantıyı al
Facebook
Twitter
Pinterest
E-posta
Diğer Uygulamalar
-
Selam arkadaşlar
Bundan sonra sizlere cumartesi akşamları izlediğim filmleri tanıtacağım:) Postları her cumartesi aksam üstü 17'de yayınlayacağım.
Gelelim bugün önereceğim filme. En son izlediğimiz film: Magnifica Presenza (Şahane Misafir). O
yüzden sıcağı sıcağına bundan başlamak istedim. 2012 yapımı İtalya'da yaşayan yönetmenimiz Ferzan Özpetek tarafından yönetmenlik ve yarı senaristlik (Federica Pontremoli ile birlikte) yaptığı filmi. Film Roma'da geçiyor. Oyuncuların arasında Cem Yılmaz da var (Elio Germano, Paola Minaccioni, Beppe Fiorello, Margherita Buy). Bazı sahne geçişleri müziklerinde Sezan Aksu'nun sesini de duyuyoruz. Bu kadar bilgi yeter
-> İzleyecekseniz buradan sonrasını filmi izledikten sonra okuyun isterseniz. Çünkü özet ile beraber spoiler içerir:
Baş karakterimiz (Elio Germano) memleketinden oyuncu olmak için Roma'ya geliyor ve kuzeni ile yaşayıp geceleri kruvasan yapan bi fırın da çalışıyor. Sonra kendine çok tatlı ama oldukça eski bir ev buluyor. Bu arada abimiz gay. Bu ayrıntıyı size niye verdim bilmiyorum. Film de senarist de niye bize bu ayrıntıyı vermiş onu da anlamadım (yani gay olsun olmasın çok problemim yok benim ama genel konuyla bağlantısı yoktu bence. Hani sevgilisiyle evde yaşar o da konunun bi'parçasıdır ona tamam. ama.. yani bana biraz zorlama geldi.. bilemedim :/ ).. Neyse. Eve taşındıktan bir süre sonra 8tane hayalet (1'i çocuk) beliriyor evde. Ve sadece bizim çocuk görebiliyor/görünüyorlar (nedense).
Tipleri makyajlı ve kostümlüler. Filmin ilerleyen zamanlarında anlıyoruz ki bu hayalet grubu 1940larda (ikinci dünya savaşı zamanlarında) ünlü tiyatro grubuymuş. Hatta casusluk da yapıyorlarmış o zamanlar. Sonra bir gösterilerine çıkacakları zaman baskın olacak haberiyle kaçarak grubun baş rol oyuncusuna ait bu eve sığınmışlar. O da gelecek çünkü oraya hatta parolaları bile var. Her neyse, Bu bizim tiyatro grubunun başındaki ablam bunları satmış meğer baskını yaptıran bu ablacıkmış (biraz geç ayıksa da bizim baş-roldeki çocuk bir şekilde bu ablamızı bulup öğreniyor olayın iç yüzünü. Hatta ablacım bizim çocuğa itiraf ediyor ben sattım onları diye. Vaktiyle en güzel ve en meşhurmuş ama içi kötü naapacaksın) Bunlar da bekliyor ki o abla gelecek kurtaracak bunları.. vay babam vay. Peki bunlar nasıl buraya hapsoldular: Soba zehirlenmesinden bu 8kişi burada can vermiş meğer. O yüzden bu eve hapsolmuş ve o yüzden kostümlü ve makyajlılarmış (filmin jeneriğinde o sahne filan gösteriyordu zaar_fragmanda da var.) Neyse işte bu olay açığa çıkınca yani, senenin 2012 olup o ablanın bunları satması ve bunların aslında ölü olması gibi hayaletler başta biraz şok oluyor ve sonra hepsini bi'gülme alıyor (çok saçma bu ne olgunluk). Cem Yılmaz (karakteri) ve karısı meğer oğullarını o zamanlar İstanbul'a yollamışlar. İnternetten bakıyor işte bizim başrol bazı gazete kupürleri buluyorlar. Torunları olmuş meğer ve oğlu babasının isimini vermiş torununa (yani Cem Yılmaz'ın karakter adını). Sonra hep beraber şehri turluyorlar, tiyatro binalarını görmeye gidiyorlar filan derken işte film bitiyor.
Şimdi benim yorumlarıma gelirsek:
- "..Uyanma sakın. Uyuduğun sürece benim sırrımsın. Uyandığında gerçek, ve herkesin olacaksın.."
Filmden bi' replik ve aynı zamanda fragmanda en sonunda söylediği cümle. Benim çok hoşuma gitti.
- Şimdi filmden çok beklentiniz olmadan izleyin siz yine de izleyecekseniz. Ben beğendim, canım filan sıkılmadı hatta değişik masalsı mı desem severim böyle filmleri:) ama çok da süper olmuş ooo filan demedim yani..
- Sahneler, yakın çekimler ya da bir anda tanıdık bir sesin (Sezen Aksu) çok güçlü ve o sahneye tam uyan parçayı duymak beni olumlu etkiledi. Evet bunlar filmde kendimce, olumlu gördüğüm yönleri tamam. Ama bunlar haricinde mesela baş karakterimiz gay olmuş olmamış filme katkısı ne oldu? (olsun. olmasın gaylerle bi'sıkıntım yok yanlış anlaşılmayım da 😀) Ben anlamadım. Karşıdaki kafe ne için vardı? Bizim çocuktan önce taşınan kız da görüyor muydu hayaletleri sanırım evet ama pek anlamadık orasını ve neden sadece bizim çocuk görüyor? Mutlaka hayaletlerden biriyle bağlantısı var filan diye bekledim ben açıkcası.. Ama yokmuş mesela..
- Bizim çocuk biraz takıntılı ve yalnız bir çocuk, bu üzücüydü..
- Ev tamm bizlik. Bayıldık Turan ile :)
- Cem Yılmaz ve karısının internette çocuğunun hatta torunun fotoğrafına bakarlarken ki sahnede biraz duygulandım ben:)
- Son olarak, bence adında ki "Şahane Misafir" hayaletler değil bizim çocuk..
Bir gün İtalya'ya gideceğiz inşallah.. Çok seviyorum nedendir bilinmez... Neyse bakalım :)
Filme benim Puanım: 6.
-> son not: yazdığım özeti okuyunca biraz kopukluklar olmuş yazımda. ama filmde de böyle kopukluklar vardı işte. O yüzden notum 6.
Herkese Selam Bugün sizlere bende bulunan/kullandığım Kalyon Oje ve Bakım Yağları' ndan bahsedeceğim. Hadi başlayalım: Arkadaşlar Ben Kalyon markasını düğün zamanım da ( 5yıl önce yani ) keşfettim. Antalya'da bi kuaför de düğün için French stil oje sürerken beyaz yerine Kalyon kullanmışlardı ( sağdan ikinci ) . Benim çok hoşuma gitmişti French:) Bu şekilde tanıştım kendisiyle:) Neyse başlayalım hadi... - TIRNAK VE TIRNAK ETİ PEELİNGİ: Bu arkadaşın yapısı: Şeffaf, içeriğinde böyle minik siyah tanecikleri olan ve sanki biraz da şeker varmış gibi toz toz gözle görülmeyen parçacıklı, ojeden yoğun kıvamı olan bakım şeysi ( resmen cümleyi bağlayamadım:D ) .. O siyah taneciği size göstereyim diye içinden denk getirene kadar uğraştım bayağı. Aslında çok dert değil çünkü o mikro parçacıkları ( şeker gibi diye bahsettiğim ) tırnağınızın üstünde hissediyorsunuz. Kokusu acı resmen ama sürerken yoğun yoğun olup sizi rahatsız etmiyor... Ben nasıl kullanıyorum: Tı
Selam Herkese Bugün size İnglot 'tan daha önce aldığım-kullandığım tinted krem ve matlaştırıcı pudra dan izlenimlerimden bahsedeceğim.. Hadi başlayalım :) - INGLOT BEAUTIFIER TINTED CREAM: Ben bu krem-renkli nemlendirici-renkli güneş koruyucu ( tinted ) adı her neyse, bayıldım!!! Kuru yüzümde pamuk gibi yaptı ve dağıldı. Kalıcılığından da gayet memnun kaldım ama üstüne tekrar pudra geçtim 4saat sonra filan ama işe gittiğim zaman bana gayet de yetiyordu. Kapatıcılık konusuna gelirsek, orta seviye diyebilirim. Ben zaten göz altlarıma, sivilcelere, lekelere ekstra kapatıcı kullandığım için kapatıcılığını çok dert etmedim açıkçası. Elimin üstüne biraz fazla sıkmışım. Azıcık yaydım swatchlarken. 2sn bekledim ondan sonra yavaşça dağıttım. Çok ince yapılı narin bir ürün. ama yakından bakarsanız el üstümdeki kırışıklıkları nasıl da absorbe etti.. Velhasıl, ben bu küçük ama bereketli ürünü beğendim:) tek takıldığım nokta: ben tinted ürünleri renk
Herkese merhaba Doa Kozmetik ürünlerinden hangilerini kullandım 2. post ile karşınızdayım:) Doa Kozmetik hakkında detaylı bilgi için önceki post'umda internet adres linkini vermiştim. Şimdi ise sitesinde yazdıkları benim çok hoşuma giden bi' yazılarının adresini şuraya ekledim. Gelelim kullandığım ürüne: DOA BOYALI SAÇLAR İÇİN SÜLFATSIZ SAÇ BAKIM ŞAMPUANI Önceki yazımda da bahsettiğim gibi, bu markayla ilk bu ürünleriyle 3yıl önce tanıştım. Ama 1,5yıl önce şişesi birazcık daha farklıydı. 1,5yıl aradan sonra saçlarım yine çok işlem gördüğü çin tekrar sipariş ettiğimde üzerinde " tuzsuz " ibaresini kaldırdıklarını siparişten sonra fark ettim. İçeriğinde yazmıyor ama bu beni düşündürdü. Eskisi kadar ( eski ürün ) sanki saçıma faydasını görmedim. Bilemiyorum belki mavi saç boyası ( manic-panic ) bitkisel olduğundan sonraki boyalarım market boyası olduğundan, veya tamamen psikolojik sonuç olarak eski etkisini göremedim ne yazık ki.. Koku
Yorumlar
Yorum Gönder